Pages


14 Ocak 2011 Cuma

Toplumsal Tarih 205


Bu ayın başlarında, gözde dergilerimden olan, Tarih Vakfı'nın en hayırlı işlerinden biri olarak 1994 yılından bu yana meraklılarını sevindiren ve 205'inci sayısına erişmiş Toplumsal Tarih dergisini bayiden aldıktan sonra yürürken tarih dergiciliğimiz üzerine bir yandan düşündüm ve defterime Lamy kalemimle ve derginin kapağına uyan mor bir mürekkeple (Waterman) bazı notlar aldım, bu notları geliştirerek aktarıyorum. :)

Tarih dergilerinin ülkemizde destan denemese de güzel bir geçmişi var. Tren istasyonlarında tarih dergilerinin kapış kapış satıldığını bir derste sevgili Kemal Beydilli hocamız anlatmıştı (yanlış hatırlamıyorsam). Hayat tarih dergisinin 10 cildine bakar dururum arada, o yılları düşünürüm. Hakka ve hukuka değil ama tarihe pek meraklı bir millet olduğumuz biliniyor, elbette merakımız yazılı olan tarihe değil, daha sözlü ve hamasi olan koltuklarımızı kabartan yalancı bir tarihe eğilimimiz var! Mesela son günlerdeki Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ayyuka çıkan bir kurgu düşmanlığı ve kutsallaştırma örneklerini yaşadık.

Ne yazık ki akademik ve siyasal bir yönetim anlayışı olarak Osmanlı tarihi dışındaki alanları (mesela Doğu Roma -Bizans- tarihi gibi) yok saymakta ısrar etmişiz senelerce. Geçelim Bizans'ı Roma'yı, Selçuklu tarihine bile pek saygımız yok (Divriği örneği).

Fakat tarih dergilerine gelince, o noktada mutlu sayılırım ben, çok da güzel dergiler çıkarmışız diye düşünüyorum. Gerçi elbette akademik anlamda ciddiye alınacak dergiler midir 50'li 60'yılların tarih dergileri, hiç bilinmez, ancak çok sevilmiş ve okunmuş olduğu halen sahaflarda görülen eski tarih dergilerinden anlaşılıyor (yeni nesiller bu dergilere pek yüz vermiyor orası ayrı).

Neyse Hayat tarih, Yıllarboyu tarih dergilerinden başlayan ve günümüzde Popüler Tarih gibi dergilere kadar ulaşan tarih dergiciliğimizin -klişe tabirle- altın sayfaları Tarih ve Toplum gibi ciddi örnekler de gördü. Tarih ve Toplum kapandı ama uzun soluklu bir tarih dergisi olarak dağ gibi duruyor kütüphanelerde.

Gelelim bence bugüne dek yayımlanmış, gelmiş geçmiş en iyi tarih dergisine. Yani Toplumsal Tarih dergisine! Toplumsal Tarih dergisi, ciddiyeti ve tarihin hemen her alanına el uzatmasıyla benzersiz ve tarz sahibi bir dergi. (Belki tek kusuru az sayıda da olsa fotoğrafları ve gazete/dergi kupürlerini bulanık bir şekilde basması. Derginin kapak konularına, hurufatına ve düzeltisine gösterilen ince özenin görsel malzemelere de gösterilmesini isterim.

Bu ayki derginin pek güzel olan mor kapağında Barbaros Hayreddin Paşa var. Kapak konusunun başlığı çok kışkırtıcı: "Barbaros ikili mi oynuyordu?" Bu kapak konusunu Özlem Kumrular yazmış. Enfes bir yazı kaçırmayın derim.

Toplumsal Tarih dergisinde "Matematiksel düşüncenin evrimi" gibi ufuk açıcı makaleler de var. Edhem Eldem'in basın camiasına ayar verdiği "bir makale nasıl tahrif edilerek haber yapılır?" başlıklı yazısı yeni tartışmalar doğuracak cinsten zehir zemberek bir yazı. Dergide ayrıca Fatmagül Berktay ile yapılmış (Ece Zerman tarafından) çok beğendiğim ve yine çok şey öğrendiğim güzel bir söyleşi var, okunmadan geçilmesin.

Hiç yorum yok: