21 Nisan 2010 Çarşamba
Fol
Fol dergisi bir efsane. Eğer varsa 'yüksek dergicilik' diye bir sınıf, işte bu sınıfın doğal üyesi olarak seçilmesi gereken bu harika dergi "sınırları ve ufukları zorlama" iddiasındaydı, bunu da başarmıştıelbette, daha çok yolu vardı aslında, ancak her dergi gibi o da kapatılmayı tadacaktı elbette. National Geographic gibi bir zombi olacağına böylesi daha güzel bence, hızlı yaşadı genç öldü diyebiliriz, hiç kapanmasın isterdim doğrusu ancak böyle iddialı bir dergiyi yaşatmak da zordu, yeterince de takdir edilmedi aslında, zamanında şımarıklık gibi görenler oldu, oysa fikir olarak da, boyutu, kağıdı, hurufatı, tasarımı ve içeriğinin kalitesi gibi pek çok unsuruyla tarihe geçmiş bir dergiydi.
Yıllardır sahaflarda büyüklüğünden yola çıkılarak konuşulsa da, Fol denince akla hep ihtişamlı görüntüsü gelse de hiç küçümsemiyorum, bu özelliğin aslında çok da yakıştığı bir dergiydi, çünkü dergi her şeyden evvel biçimdir.
Sahaflarda gezinirken Fol'dan söz edildiğini duymak derginin halen arandığını bilmek, bu dergiyi yeni duyan genç meraklılar sayesinde de hep konuşulacağını bilmek bir Folsever olarak beni her zaman mutlu ediyor, demek ki Fol7u yapanlar unutulmayacak bir iş çıkarmayı başarmışlar (aynı şey Gergedan ve Şehir dergileri için de geçerli).
Benim en sevdiğim sayı Samih Rifat'ın hazırladığı üçüncü sayıdır. Bir tek kapağını sevmem bu derginin, içinde Koudelka, Yourcenar, Bihrat Mavitan, Samih Rifat ve benzeri yüce isimlerin bulunduğu bu sayı benim için çok önemlidir, asla ödünç vermem.
Fol içerik olarak bence muhteşemdi (ayrıca her sayı farklı bir editör tarafından hazırlanıyordu) fakat normal boyutlardaki bir dergide belki bir kenarda unutulabilecek yazılar, fotoğraflar ve resimler bu devasa ebatlardaki derginin sayfalarında kolay kolay akıldan çıkmayacak görkemli bir görünüme kavuşmuştur bence.
Unutulmayacak yazılar derken, 5. sayıdaki Cem Akaş'ın "Saçma'nın tipolojisine bir giriş", C. Yalçın Yıldırım'ın "Matematikte saçmalık", Özlem Solok'un "(Peki) Müziğin nesi dinlenir?" başlıklı yazıları unutulmayacak yazılara (en azından benim için) güzel bir örnektir.
Hakkı yenmesin her sayıda çok değerli isimlerin çalışmaları vardı, fakat 7. sayı mesela, paha biçilemez dergilerden biridir, Stefanos Yerasimos'un "Sur, uç ve duvar" başlıklı yazısını okuyan kendine zor gelir, Ayda Arel'in "Duvarlar ve sözlükler ve saire" başlıklı yazı da ufuk açan cinstendir, bu sayıda İhsan Bilgin'in "Nerdeyse hiç" adındaki yazısı da en beğendiklerimdendir.
Aslında beğendiklerimin sayısı çok, Fol'daki bütün yazılar çok önemli benim için, lakin yazmaya bir yerde nihayet vermek gerek artık, yoksa Fol'ları dizip baştan sona bir döküm yapmak gerekecek.
İyi şeyler yayıncılığın kitaplarındaki sürprizlere benzer hoşlukları da vardı Fol'un. Mesela "saçma" konulu sayıda bir sayfada gerçek bir saçma tanesi vardı ki ilk gördüğümde nasıl da şaşırmıştım, sonra da gülmüştüm.
Pek sevdiğim Fol dergisinin künyesini de yazmak isterim, bu isimlere de şükranlarımı sunarım, ne iyi ettiniz de böyle bir dergi yaptınız:
Sahibi: MO yayıncılık adına Engin Altaş
Yazı işleri müdürü: Yüce Yöney
Sanat Yönetmeni: Hakkı Mısırlıoğlu
Yayın Kurulu: Serhan Ada, Engin Altaş, Hakkı Mısırlıoğlu, Samih Rifat, Nevzat Sayın, Mehmet Ulusel
Grafik uygulama: Kadir Ateş
Baskı sorumlusu: Ahmet Şengül
Grafik hazırlık: Ajans Ultra Grafik
Renk Ayrımı ve baskı: Mas Matbaacılık
Biçimin içeriği, içeriğin de biçimi yücelttiği nadir bir dergiydi Fol.
_____________________________________________________________________________________
Fotoğraf (c) bizans
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Fol'un 7. sayısı eksik bende ve bugün Ankara Kızılay'daki bilinen sahafların hiçbirinde bulamadım. Olayın daha ilginç kısmıysa insanların bu dergiyi ilk kez duyuyormuş gibi davranmasıydı :/
Yamulmuyorsam aradığın sayı İstanbul'da Robinson Cruseo kitabevinde var. Yine de yarın bir bakayım, tekrar yazarım.
İlgilenip bir bakarsanız çok sevinirim.
Evet bugün baktım ve 7. sayı hazır ve nazır sizi bekliyor.
Yorum Gönder